Küresel ölçekte ve sosyal medyada o kadar şişirildi ki film, “acaba gerçekten bu kadar var mı?” dediğim ve büyük bir beklentiyle izlediğim Weapons, hikâyesi itibariyle aslında bazı yönleriyle tanıdık. Küçük kasaba gizemi, çocukların kaybolması, suçun ve korkunun tetiklediği paranoya gibi unsurları daha önce benzer işlerde görmüştük. Bu yüzden “tam devrimsel bir senaryo” demek kolay değil. Ama şunu söyleyebilirim ki, film bu tanıdık temaları kullanış biçimiyle ve görsel-gerilim dozuyla sıkıcılığa uzak duruyor.
Zach Cregger’in yönetiminde, film sıradan bir korku-skriptinden öteye geçiyor; bir sınıf kaybının ardından kasaba halkının tepkileri, öğretmenin suçlu damgası yemesi, babaların acısı ve medya baskısı gibi temalar atmosferi ağırlaştırıyor. Kulaktan kulağa oyunlarını seviyorum: her bölüm, her karakter perspektifi biraz daha karanlık ve rahatsız edici bir hal alıyor. Tek bir düz çizgiyle gitmiyor; her parametre—gözlem, korku, suçluluk—birbirine geçiyor. Julia Garner’ın öğretmen karakteri Justine Gandy bana göre filmin duygusal merkezinde. O yoksa film sadece gizem + korkudan ibaret olurdu; fakat onun kırılganlığı, suçlama altındaki yalnızlığı ve toplumun beklentileriyle baş etme çabası filmi insanın iç dünyasına dokunan bir hâle getiriyor. Josh Brolin’ın baba rolünde gösterdiği acı ve çaresizlik de bu dengeyi koruyor. Görselliği, gölgelerle ışık arasındaki kontrastları, anlık değişen kameralı kesitleriyle ölümsel rahatsızlığı hissettirtiyor.
Filmin kurgusal zaafları da yok değil: bazı sahnelerde aksiyon-momentum düşüyor, bazı karakter motivasyonları beklediğinden daha yüzeyde kalıyor. “Orası daha derin işlenebilirdi” dediğim anlar oldu. Ayrıca sürpriz unsuru ile final kısmı bazı izleyiciler için tatmin edici gelmeyebilir; çünkü bazı gizemler tamamen çözümlenmiyor, atmosferin getirdiği rahatsızlık hissiyle bırakıyorsun. Ama tüm bunlara rağmen Weapons’ın beni ekrana bağlaması, merak duygusunu hep diri tutması çok büyük artı. Görsel olarak rahatsız eden ama aynı zamanda etkileyici sahneleri var; korku ve rahatsızlık arasında gidip gelen o çizgide durmayı başarıyor.