365 Gigapixel Çözünürlüğü, 46 Terabyte Boyutu ile 6 Fotoğrafçı Tarafından Çekilen Dünyanın En Kaliteli Fotoğrafı

29 Ocak 2018
8.2b
0 Yorum
365 Gigapixel Çözünürlüğü, 46 Terabyte Boyutu ile 6 Fotoğrafçı Tarafından Çekilen Dünyanın En Kaliteli Fotoğrafı

Bugün size nefis bir keşif ile geldim. Dünyada şu ana kadar çekilmiş olan en kaliteli fotoğrafı size gösterme niyetindeyim. 
Şimdi, fotoğrafımız şu; 

365 Gigapixel Çözünürlüğü, 46 Terabyte Boyutu ile 6 Fotoğrafçı Tarafından Çekilen Dünyanın En Kaliteli Fotoğrafı


Peki nedir bu fotoğrafın olayı?

365 Gigapixel Çözünürlüğü, 46 Terabyte Boyutu ile 6 Fotoğrafçı Tarafından Çekilen Dünyanın En Kaliteli Fotoğrafı

Bu fotoğraf, 6 kişilik bir fotoğrafçı ekibi tarafından çekiliyor. Bu çılgın fotoğrafçılar, dünyanın en kaliteli fotoğrafını ortaya çıkarmak için Avrupa'nın en yüksek dağı Mont Blanc'i, -30 derecede saatler süren çalışma sonucunda fotoğraflıyorlar.

Peki kalitesini nasıl anlarız?

365 Gigapixel Çözünürlüğü, 46 Terabyte Boyutu ile 6 Fotoğrafçı Tarafından Çekilen Dünyanın En Kaliteli Fotoğrafı
 

İşte işin en zevkli yanı da bu. Fotoğrafçılarımız birçok ünlü fotoğraf makinesi sponsorluğunda bu fotoğrafı bir siteye yüklemişler ve adına da "In2White" demişler. Hadi hemen şimdi bilgisayar ya da telefonunuzdan o siteye gidin ve şaşırın: Siteye ışınlanmak için tıklayın!

Bu arada, fotoğraf 46 Terabyte olduğu için bilgisayar ya da telefonunuz biraz donabilir baştan uyarayım. Bir de dipnot: Dağın yamaçlarına ve zirvelerine bol bol zoom yapın. Kayak yapan insanların yüzlerine kadar yakınlaşıp, zirvedeki kulübelerin içine bile girebiliyorsunuz! 

Videosunu da şuradan izleyip şaşırabilirsiniz;


Hadi kaçtım, yeni keşiflerde görüşürüz! 

365 Gigapixel Çözünürlüğü, 46 Terabyte Boyutu ile 6 Fotoğrafçı Tarafından Çekilen Dünyanın En Kaliteli Fotoğrafı

listesine yorum yap!
Henüz kimse yorum yapmadı...
SEN İLK OLABİLİRSİN!
EN AKTİF ÜYELER
David Lynch İmzalı Konusu ve Kurgusu ile Beyin Yakan Film: Mulholland Drive Analizi
David Lynch İmzalı Konusu ve Kurgusu ile Beyin Yakan Film: Mulholland Drive Analizi
Selam! Şu an burada bunları okuduğunuza göre muhtemelen siz de Mulholland Drive'ı izleyip bir şey anlamayanlar kervanındansınız... Bildim değil mi? O zaman yaklaşın ve şaşırmaya hazır olun.  Aşağıdaki analizi Ekşi Sözlük'te "sinirliyim" isimli bir yazar girmiş fakat o da başka bir yerden alıntı yapmış. Ben yine de kaynak olarak orayı göstereceğim, buraya tıklayarak o entrye ışınlanabilir ya da aşağıdan okumaya devam edebilirsiniz. İşte karşınızda Mulholland Drive analizi! [RESIM]http://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/32/67/david-lynch-imzali-konusu-ve-kurgusu-ile-beyin-yakan-film-mulholland-drive-analizi-780x439.jpg[/RESIM]   ♦ Adım adım rüyaya doğru aslında filmin %80'den fazlası diane'ın rüyasından ibaret. rüya olduğu için tuhaflıklar ve zor anlaşılan yerler var ama genel olarak tuhaflıkların sebebi filmin çoğunun rüyadan ibaret olması. çok az da olsa flashback, hayal ve hallisünasyon da var. geri kalan %20'ye yakın kısım gerçek ve bunun da çoğu şimdiki zaman veya yakın geçmiş. diane (sarışın) (filmde gerçek hayattaki adı da diane) bir swing (jitterbug) dans yarışmasında birinci oluyor; bunu hollywood'a girmek için bir basamak olarak kullanıyor. istediği şey bir yıldız olmak, yıldız ve iyi bir aktris. ruth teyze denen kişi ölmüş aslında, mirasını diane'e bırakıyor. diane'ın yanında olan (havaalanında) iki yaşlı kişi aslında gerçekte olmayan karakterler; bunlar sadece rüya ve hallisünasyonda var. bu iki ihtiyar muhtemelen onun iyi yanını temsil ediyor. kara yüzlü yaratık ise onun en kötü ve çirkin yanını. neyse, diane bazı filmlerde roller alarak ilerliyor. bob brooker isimli bir yönetmenin yönettiği ‘the sylvia north story’ adlı filmde başrolü almak istiyor ama yine o sıralarda tanıştığı camilla (esmer, filmdeki gerçek adı) ile de ufaktan ilişki yaşamaya başlıyor. camilla aslında kaltağın teki. kötü karakter. çıkarcı, hırslı, acımasız, biseksüel... rolü kapıyor ama diane ona hâlâ aşık. diane ile camilla aynı evde kalıyor (17 numaralı çürümüş cesedin olduğu ev). [RESIM]http://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/32/77/david-lynch-imzali-konusu-ve-kurgusu-ile-beyin-yakan-film-mulholland-drive-analizi-780x439.jpg[/RESIM]sevişip koklaşıyorlar sürekli ama camilla bunun geleceğinin olmadığını ima ediyor ara sıra. diane anlamazdan geliyor. camilla hırslı olduğu için işinde ilerliyor. adam kesher isimli yönetmenin projesinde de camilla, yönetmeni tavlıyor. diane, adam'ı tavlayamadığı için içten içe üzgün ve camilla'yı yavaş yavaş adam'a kaptırdığını düşünüyor. adam'ı tavlayamasa da aynı yapımda daha küçük bir rolde oynuyor camilla ile beraber. bir gün camilla ve diane evdeyken kanepede sevişmeye başlıyorlar ama sadece başlıyorlar. diane çok hevesliyken camilla bir öpücük verdikten sonra, “bunu artık yapmamalıyız” diyor. biraz zalimce bir ifadeyle tabi. sanki onu incitmek istermiş gibi. diane “bir daha bunu sakın söyleme” diyor ve kabullenmek istemiyor, elini camilla’nın pantolonundan içeri sokuyor ama camilla sertleşip “yapma” diyor. diane, “onun için değil mi?” diyor ve artık lezzoların aşkı tek taraflı olarak sona eriyor. adam ile camilla evlenmeye karar veriyorlar. bir parti düzenliyorlar bunu ilan etmek için. camilla, diane'e partiye gelmesini söylüyor, isteksiz de olsa diane kabul ediyor. akşam parti saatinde camilla bir limuzin gönderiyor diane'i alması için ve diane'e telefon ediyor "gelecek misin, araba seni bekliyor" diye... diane isteksiz de olsa limuzine binip mulholland yolunda oturan adam’ın evine doğru gidiyor. diane tedirgin ve düşünceli, yolun ortasında limuzin durunca tedirgin de olduğu için korkuyor, “burada durmamalıydık” diyor. şoför arkasına dönerken bir şey yapmasından korkuyor sakni ama o sırada camilla kestirme yoldan gelerek diane'i alıyor. adam kesher da aslında çok duyarlı bir adam değil. biraz ‘piç’. annesi coco... diane ile coco orada tanışıyor. bahçede bir şeyler içtikten sonra coco yemeğe geçmeleri gerektiğini söylüyor ve az sonra diane'in kalbinin paramparça olacağı masada yemeğe oturmak üzere içeri giriyorlar. masada adam ve camilla düşman çatlatır gibi laubali. camilla bunun diane'e acı vermesini istiyor sanki. adam karısıyla yeni boşanmış bu arada, karısı havuzu temizlemeye gelen kişiyle kendini aldattığı için boşamış ve şutlamış, "havuzu ben aldım, temizleyen adamı o..." diyor. [RESIM]http://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/32/97/david-lynch-imzali-konusu-ve-kurgusu-ile-beyin-yakan-film-mulholland-drive-analizi-780x439.jpg[/RESIM] coco, diane'i konuşturuyor, diane hollywood'a nasıl geldiğini anlatıyor. kanada'dan gelmesi, teyzesinin ölümü, kendisine bıraktığı miras, dans yarışması, bob brooker'ın başrolü camilla'ya vermesi... buruk bir şekilde bunları anlatıyor. adam ve camilla'nın hiç umurunda değil ama onlar çok ruhsuz ve laubali. bu diane'ı daha da kırıyor ve ölüm vuruşunu camilla yapıyor; filmdeki gerçek ismi bilinmeyen sarışınla öpüşüyor (rüyadaki sarışın camilla bu). biraz sonra da sonra adam'la öpüşerek evliliklerini ilan etmeye hazırlanıyorlar. sarışın, camilla'yı öptükten sonra dışarı çıkmak için yürüyor, bu esnada kovboy kılıklı bir adam öylesine geçiyor, muhtemelen sinema dünyasından biri. hiçbir özelliği yok aslında. diane, sarışının ve adam'ın camilla'yı öpmesi ve evlilik ilanının geliyor olması yüzünden ağlıyor. bu arada diane masadayken ara sıra etrafındakilere bakıyor, ilk defa gördüğü, kendine dik dik bakan bir adam fark ediyor karşı masada. rüya için malzemenin çoğunun biriktiği yer bu parti. buradaki ve daha önceki birçok kişi ve sembol rüyasına girecek daha sonra. kötülükler başlıyor derken, parti bir şekilde bitiyor. ertesi gün (veya birkaç gün sonra) camilla diane'in evine gidiyor kırmızı elbisesiyle ama kapıda tartışıyorlar, diane ağlayarak onu içeri almıyor. sırılsıklam aşık ama onu eve almayarak ilişkiyi tamamen koparıyor. evde kendi kendine mastürbasyon yapıyor ağlayarak. ama bu içindeki hıncı azaltmıyor. onu öldürtmek istiyor. winkies denen lokantada bir kiralik katille görüşüyor. camilla'nın bir resmini ve teyzesinin bıraktığı mirastan kalan bütün parasını ona veriyor. katil, iş bittiğinde ‘mavi anahtar’ı daha önce söylediği yere bırakacağını söylüyor. mavi anahtar = camilla öldü bu pazarlığa sadece kasanın yanında duran saftirik bakışlı bir erkek tesadüfen şahit oluyor, diane ile bir süre bakışıyorlar. bu adam galiba olayı anlıyor ve iki defa aynı kötü rüyayı görüyor. bir arkadaşına (veya psikolog-doktor gibi bir şey) aynı winkies lokantasında oturup gördüğü korkunç rüyayı anlatıyor. rüyasında duvarın arkasındaki kara yaratığı gördüğünü ve tarif edilmez derecede korktuğunu belirtiyor. arkadaşıyla beraber winkies'in arkasına bununla yüzleşmeye gidiyorlar, adam aynı yaratığı uyanıkken (uyanık olduğu şüpheli) görüyor ve korkudan bayılıyor/ölüyor. bu yaratık aslında diane'in içindeki kötülük ve hınç. adam ona şahit olmuştu. biraz saf bir arkadaş; kalp gözü açık galiba. katil işi bitiriyor ve mavi anahtar bir şekilde diane'in evindeki sehpanın üzerindeki yerini alıyor. diane bir halt etti ama içi rahat değil. ne de olsa sırılsıklam aşıktı. şimdi bir de vicdan azabı ve polis korkusu sarıyor içini. iyice bunalıma giriyor, kötü rüyalar görüyor. bir gece swing dans yarışmasında birinci oluşunu (en baştaki renkli dans sahnesi) görüyor. uyanıyor, kafasını kaldırıp gördüğü rüyayı hatırlıyor, birkaç saniye sonra kırmızı yastığına kafasını yüzüstü koyup tekrar yatıyor. hayalleri vardı ama olmadı, cinayetle bitti, bu yüzden görüyor rüyaları... işte tam da bu anda, kafayı koyup uyuduktan sonra bir rüya daha görüyor ki, bu rüya filmin baştaki %80'ini oluşturan rüya. filmin %80'i burada yatıyor. sabah çok da hoşlaşmadığı komşusunun kapıyı çalmasıyla uyanıyor. komşusu kalan eşyalarını almak için geliyor, tabaklarını alıyor, çıkmadan önce sehpanın üstünde piyano şeklindeki kül tablasını görüyor. “bu benim” diyerek onu da alıyor. mavi anahtar da orada tabi o esnada. bu arada komşusu iki dedektifin yine geldiğini söylüyor, dedektifler diane'den şüpheleniyorlar veya konuşmak istiyorlar. diane bu yüzden polislerden çok korkar oluyor. derken, komşusu eşyalarını ve kül tablasını alıp gidiyor. diane üstündeki kirli beyaz sabahlığıyla kahve yapmaya başlıyor, o esnada mutfak tezgahının başında hayal veya hallisünasyon olarak camilla'yı görüyor. camilla’ya, “döndün...” diyerek ağlamaya başlıyor, hâlâ çok seviyor ve yaptığı şey beynini kemiriyor. birkaç saniye sonra kendine geliyor, kahvesini alıp kanepeye oturuyor. muhtemelen akşama kadar oturuyor ve düşünceler beynini kemirip duruyor; diane korku içinde... sonra kapı çalıyor sert sert, artık kayışın koptuğu yer burası; kapının altından parmak boyunda giren iki ihtiyarın hallisünasyonu; diane’i kovalıyor. çığlıklar atarak çıldırıyor ve kendini yatak odasına atıp çekmeceden silahı alıyor ve intihar ediyor. gerçek hayat burada bitiyor. ‘otu çek, köküne bak’ karmaşık bir zihnin çakallıkları buraya kadar olan kısım ‘lineer’ ve gerçeküstü olmayan hikaye. geri kalanlar ise rüya ve çok az da soyut görüntüler. gelelim rüyaya: işte en eğlenceli kısmı burası. yönetmen, sigmund freud'un ne kadar numarası varsa kullanmış. simgelerle ve diane'in bilinçaltındaki verileriyle rüyayı süslemiş ve şekillendirmiş. rüya görüldüğünde cinayet işlenmiş, aslında her şey olup bitmişti. diane rüyayı hayatının son gecesinde görmüştü, rüyadan sonra bir gündüz daha yaşadı ve o günün akşamına intihar etti. filmin ilk sahnesinde diane'in kırmızı yastığa kafayı koymasıyla, kovboy'un gelip, "tatlı kız uyanma vakti" demesi (komşunun kapıyı çalması) arasındaki kısım rüya. diane rüyasında olayları anladığı gibi veya olmasını istediği gibi görüyor. gerçekte boka saran hayatını kabullenemiyor ve rüyada olmasını istediği gibi veya anladığı gibi görüyor her şeyi. esmer (daha bir adı yok) limuzinde giderken yolda duruyor (kendisi gerçekte partiye giderken durduğu yerde). şoför esmer'e silah çekiyor (gerçekte kendi de korkmuştu). bir kaza oluyor ve esmer kurtuluyor, ama hafıza gidiyor. (esmer'e format atıyor, kendi istediği gibi iyi bir karakter olacak). esmer şehre en kestirme yoldan gidiyor bilinçsizce, herhangi bir evin önünde tesadüfen sığınacak bir yer buluyor (bu tesadüf sarışının bilinçaltındaki hayali). esmer sabaha kadar orada kalıyor, bu arada gerçekte yaşamayan ruth teyze, kanada’ya yapacağı seyahat için bavullarını taksiye taşıyor. kanada’ya film çekimi için gidiyor (eski bir aktris). bu arada ilginç bir bilgi buldum, hollywood'da, sinema sektöründe çalışmak üzere “kanada’ya gitmek” ölmekle eşdeğer tutulurmuş. yani ruth'un gerçekte ölümü, rüyada kanada’ya gidişiyle simgelenmiş, gerçekte diane, hollywood'da olduğu için bu kuralı biliyor, ayrıca ruth da bir aktris, kanada'ya giden herhangi biri değil. sarışın yeğeninin evinde kalmasına izin vermesi de bıraktığı mirası ve/veya diane'in hayallerini simgeliyor. o arada bir fırsat bulup esmer eve dalıp gizleniyor (bunlar sarışın’ın esmer'e ulaşmak için fantezileri). bu esnada sarışın büyük hayallerle los angeles'a geliyor. kendine yol boyunca eşlik eden iki ihtiyar var yanında (gerçekte yoklar). buradaki adı betty. betty ismi cinayet anlaşmasının yapıldığı winkies'teki garson kızın gerçek ismi. bilinçaltında kalmış, onu kullanıyor. son derece saf ve iyi bir karakter olan betty, teyzesinin evini buluyor. coco, oranın yöneticisi, onu iyi biri olarak betimliyor rüyasında (partideki sohbet masasında ona iyi davranmıştı). tonton coco, evi gösteriyor, betty çok mutlu, rüyaları gerçek oluyor, her şey toz pembe. eve girip geziyor, banyoya girdiğinde duşta esmeri görüyor. esmer’in kafa bi milyon, tabi ad-soyad, nüfusa kayıtlı olduğu yer falan yok. esmer kendine ‘rita’ ismini buluyor posterden. az sonra esmer duştan çıkınca ismini rita olarak söylüyor, yaralandığı ortaya çıkıyor, çok mülayim bu arada, hırslı ve acımasız esmer gitmiş, yerine diane'in istediği yumuşak karakter gelmiş. biraz uyumak istiyor hatırlamak için. uyandığında hâlâ hatırlayamadığı için ağlıyor, sarışın “çantana bakalım” diyor. paraları ve mavi anahtarı görüyorlar. onları mavi bir kutuda saklıyorlar. paralar muhtemelen gerçekte kiralık katile verilen paraları temsil ediyor (zoruna gitmiş bütün parasını vermek)... aynı çantanın içinde mavi anahtar da olması bu çantayı tamamen cinayet anlaşmasının bir yansıması yapıyor. [RESIM]http://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/32/1/david-lynch-imzali-konusu-ve-kurgusu-ile-beyin-yakan-film-mulholland-drive-analizi-780x439.jpg[/RESIM] bu arada paralel olarak gelişen diğer olaylar var; yönetmen adam kesher bir masada menajeri ve yapımcılarla beraber. ‘italyan kardeşler’ gelecek ve çalıştıkları proje için bir kız önerecekler. italyanlar geliyor, çok sertler ve tuhaflar (çünkü rüya). bu kadar sert görünmelerinin sebebi o adamı partide görmesiydi. orada da dik dik bakmıştı diane’e. bilinçaltı bunu çok büyütmüş, adamı psikopatın teki yapmış. o kadar ki, espresso kahveyi beğenmeyince bile kontrolden çıkan, nezaketsiz, kusan, tüküren, sert, tuhaf bir adam. diğer italyan, çantadan sarışın bir kızın resmini çıkarıyor, bu, partide esmer'i öpen sarışın, rüyadaki adı da camilla. italyanlar adam'ı zorluyorlar, başrolde bu kızın olması için. adam karşı çıkıyor. yani betty böyle düşünüyor. gerçekte adam'ın ve diğer yönetmen bob'un esmer'e başrol vermesini biraz 'sinema mafyası'na bağlıyor. kendini böyle avutuyor ama yine de adam'a kızgın. adam ‘olmaz’ deyip rest çekiyor ve arabasına atlayıp eve doğru gidiyor, eve girerken havuz temizliği yapan adamın pikabını görüyor (gerçekte adam boşandığını anlatmıştı). sonra yatak odasına giriyor ve karısını kendine boynuz monte ederken yakalıyor. adam, karısının mücevherlerine boya döküyor ve temizlikçi heriften dayak yiyor, üstü başı boya ve burnu kanamış vaziyette dışarı atılıyor. bu, sarışın’ın ona olan kırgınlığı yüzünden rüyada onu soktuğu hal. ya da adam'ı bu şekilde 'mazur' görüyor. adam gidip köhne bir otelde saklanıyor. bu arada italyanların 'baba'sı olayı telefonla vs. takip ediyor. baba, -haşa- 'godfather', onun kafasında büyüttüğü 'sinema mafyası' ve çocukça hayali. başarısızlığını biraz bunlara bağlamak istiyor. adam oteldeyken, otelci kredi kartlarının iptal edildiğini vs. söylüyor. adam durumu öğrenmek için asistanı olan kızı arıyor, kız iflas ettiğini anlatıyor. durumu kurtarmak için kovboy denilen bir adamla görüşmesi gerektiğini söylüyor. kovboy, partide sadece bir an geçerken gördüğü önemsiz bir kişiydi ama ona çok esrarengiz gelmiş, ona burada esrarengiz adam rolü veriyor. adam koyboy'un yanına gidiyor, kovboy cool, nüfuzlu, tehditkâr ve filozof gibi bir adam. adam'ı nazikçe tehdit ediyor; işine dönmesini ve sarışın camilla'yı seçmesini söylüyor (betty başarısız hayatını kabullenmek yerine bunlara bağlıyor rüyasında). önceki gün teyze ruth'un (aunt ruth -untruth-) evindeyken, komşusu deli kadın gelip bir şeylerin yolunda olmadığını söylüyor, kendi bilinçaltı betty'yi iğneliyor. coco bu esnada son derece toz pembe yürüyen işlere uygun bir şekilde sarışına fakslanan replikleri getiriyor. esmer ile pratik yapıyorlar, duymak istediği gibi esmer onun oyunculukta iyi olduğunu söylüyor, (bunu kariyerini çalandan duymak ister çünkü). ayrıca esmer bu pratik esnasında oldukça tutuk, iyi bir oyuncu değil, hatta betty'nin konsantresini bozuyor ve betty ağlaması gereken yerde gülüyor. ertesi gün betty seçmeler için ihtiyar yapımcı wally'nin yanına gidiyor, aynı zamanda teyzesinin de dostu. oradaki ihtiyar oyuncuyla performansını kusursuz bir şekilde sergiliyor (çünkü kendi kusursuz olduğuna inanıyor). buradaki yaşlı oyunucyla betty'nin canlandırdığı sahnedeki diyaloğa dikkat; yaşlı adamı kaldırıp yerine esmeri koyun bir bakalım. gerçek diane, sanki rüyadaki betty üzerinden gerçek camilla'ya olan gerçek hislerini anlatıyor. "seni hapse atarlar", "seni öldürürüm", "o zaman seni de hapse atarlar", "senden nefret ediyorum " ifadeleri ama bu esnada öpüşmeleri ve sonunda betty'nin ağlaması. çok ilginç. oradaki yönetmen ise, yani bob brooker, tutuk, aptal, mal gibi bir adam... çünkü gerçek hayatta ona başrol vermemişti, bilinçaltı, onun yetenekten anlamayan biri olduğuna inanıyordu. rüyada da onu bir mal haline getirmiş. ondan başka herkes kendisindeki yeteneği görüyor ama o mal görmüyordu. yapımcı wally'nin eski karısı da bu yeteneği görüp onu adam'ın yanına götürüyor, “bu projeye bayılacaksın” diyor betty'ye. bu esnada adam, kovboy'un dediği gibi, seçmelerde... tam o sırada betty sete giriyor, hayalindeki gibi, adam ondan gözlerini alamıyor, o da adam'den. sonra sıra sarışın camilla'ya geliyor. aslında zayıf mimikleri olan yeteneksiz biri sarışın camilla. adam zorlandığı için seçiyor onu: “this is the girl.” betty tam o sırada eve gitmesi gerektiğini hatırlıyor. eve gidip esmer'in kim olduğunu araştırmaya başlıyorlar. daha önce kaza olmuş mu diye ankesörlü telefondan bir arama yapmışlardı, betty çocuk gibi mimiklerle "evet bir kaza olmuş" demişti. telefon winkies lokantasının hemen yanındaki telefon (hep önceden görmüş olduğu, bilinçaltındaki yerler). tuhaf ve çocuksu bir hayal şeklinde, polisler fazla zorluk çıkartmadan bilgi veriyorlar. kendince hafiyecilik oynuyor rüyasında. sonra winkies'te oturup (çünkü burayı gerçekte biliyor) kahve içiyorlar. garson kızın adı diane (gerçekte kendi adı). esmer'e ‘diane selwyn’ adını çağrıştırıyor, eve gidip telefon rehberine bakıyorlar, adresi buluyorlar (diane selwyn gerçek hayattaki tam adı). adrese taksiyle gidip evi buluyorlar ama ön girişte arabada oturan adamlar ürkütüyor esmeri. esmerin hafızası yok ama temkinli, peşinde birilerinin olabileceğini düşünüyor. bu gerçek diane'in içindeki polis korkusunun bir tezahürü de olabilir. adrese gittiklerinde başka bir hatun çıkıyor, daireleri değiştirdiklerini söylüyorlar (gerçekte de öyle). kadın kendisinin de geleceğini söylüyor, bazı eşyaları olduğunu ve alacağını söylüyor (gerçekte de öyle ve sarışın bunu rüyada da hatırlıyor). son anda çalan telefon yüzünden vazgeçiyor komşusu (rüyada onun gelmesini istemiyor, ikisi dedektifçilik oynayacak). 17 numaralı eve gidip kapıyı çalıyorlar ama açan yok. sarışın eve pencereden giriyor ve kapıyı açıyor, evde ağır bir koku var. odalara bakıyorlar ve yüzü tanınmayacak haldeki sarışın cesedi görüyorlar yatakta. bu aslında sarışın’ın kendisi. rüyada gerçek kendisini ölü görüyor ama onun kendisi olduğunu bilmiyor. eve dönüyorlar, esmer bundan çok etkileniyor, onun kendisi zannedilerek öldürülmüş olabileceğini düşünerek çok korkuyor. eve gidince, tanınmamak için saçlarını kesmeye kalkıyor, sarışın onu durdurup ona yardımcı oluyor (gerçekte ona aşık, onun için her şeyi yapar). sarı bir peruk veriyor ona, "başkası gibi oldun" diyor (belki de başkası gibi olmasını hep istemişti). esmer yine içerideki kanepede yatmak üzereyken rahat yatakta yatması için yanına çağrıyor, o da hiç zorluk çıkartmadan geliyor (çünkü onun fantezisi ve delice istediği mülayim karakter bu). aşk aşk aşk ve sılencıo esmer sayıklayarak uyanıyor gecenin 2'sinde, “benimle bir yere gel” diyor ve club silencio'ya gidiyorlar o saatte. club silencio aslında betty'nin bilinçaltında bilmekte olduğu bazı şeylerin tezahür ettiği yer. filmdeki en yoruma açık bölümlerden biri. "bando yok, her şey kayıt", çok dokunaklı şarkı söyleyen kadın ağlatmayı başarsa bile, playback çıkıyor ve beyin mıncıklaması geçiriyorsun. aslında sizi bu kadar etkileyen hollywood'un altı astarı yok. ağlayacak kadar etkilenebilirsiniz ama aslında arkasında playback var, her şey yalan. büyük hayallerle geldiğimiz hollywood yalan, bu ışıltılı dünya yalan (yönetmenin de mesajları var tabii filmde). bu sırada betty'nin çantasında beliren mavi bir kutu var. daha önce anahtarını rita'nın çantasında buldukları kutu. pandora'nın kutusu... bu betty'nin içindeki hırs, aşk, ihtiras, intikam, cinayet vs... bütün kötü hislerin olduğu kutu. şovu sunan top sakallı arkadaş kim? ben onun 'şeytan' olduğunu düşünüyorum. mavi kutunun onun çantasında belirmesine sebep olan kişi bu hokkabaz. ona dik dik bakarken gök gürültüsü sesi gelmişti ve betty oturduğu yerde zangır zangır titremişti. muhtemelen bu şeytanın ona cinayet fikrini vermesini ve onu tetiklemesini simgeliyor. eve gidip onu açmak üzereyken betty kayboluyor, çünkü o kutuyu gerçek hayatta açtığı için çok pişman, galiba rüyada bunu üstlenmek istemiyor. esmer onu açıyor (bu içindeki kini ve intikam hırsını serbest bırakmak demek, cinayet siparişi vermek demek). kutunun içine giriyoruz, kutu yere düşüyor, ruth teyzenin yatak odasında, ruth teyze sesi duyup geliyor, odaya bakıyor ama kutuyu göremiyor. muhtemelen bu, ruth teyzenin betty'deki o kötü yanı görememesi gibi bir anlama geliyor olabilir. ya da bütün bunlara -farkında olmasa da- onun biraz sebep olduğu şeklinde yorumlanabilir. sonra kovboy geliyor ve çürümüş cesede "tatlı kız uyanma zamanı" diyor. o çürümüş ceset aslında gerçekte hiç olmadı, yani gerçekte son sahnede ihtihar etmiş olan diane değil o. kıyafet ve pozisyon farklı. o ceset şu anda bu rüyayı görmekte olan diane. aynı gecelik, aynı yatak, aynı oda. ayrıca rüyadaki cesedin elinde silah falan yok. kafada delik de yok. o muhtemelen yaşadıkları yüzünden 'ölmeden ölmüş' olan diane. sadece rüyada ve yüzü tanınmadığı için betty onun kendisi olduğunu bilmiyor. neyse, komşu kapıyı çalıyor, (hani bazen bir sesle uyanırız ama bu sesin kaynağını rüyamızda farklı bir şey olarak görürüz) komşunun gerçekte kapıyı çalması kovboy'un yatak odasının kapısını çalması olarak görünüyor rüyanın sonunda. rüya bitiyor, yatakta doğrulup gördüğü tuhaf rüyayı kısaca bir düşünüyor ve yukarıdaki lineer gerçek hayatta kaldığımız yerden devam ediyoruz. filmin sonunda da birkaç soyut sahne var, winkies'in arkasındaki evsiz kara yaratık ki, bu sefer bir gece vakti ateş yakmış elindeki mavi kutuya bakıyor. o aslında erkek değil, aslında o diane'in halet-i ruhiyesinin bedene dönüşmüş hali. bitkin, evsiz, çaresiz, başarısız, hayal kırıklığına uğramış, aşık, vicdan azabıyla dolu, suçlu, kirli, aşkını öldürtmüş, tamamen tükenmiş ve kararmış bir ruh, yönetmenin mükemmel tasviri; bence filmin en güzel sahnelerinden biri. sondaki çıldırma sahnesi ile bu kara vatandaş arasında aslında çok güzel bir bağlantı var. diane çıldırmadan önce kanepesinde oturuyordu. eşzamanlı olarak bu kara yaratığı düşünün. aslında aynı anda diane'in iki farklı görünüşü. kanepede oturan gerçek görünüşü, winkies'in arkasındaki ise yönetmenin bütün çıplaklığıyla ortaya koyduğu diane'in iç dünyasının görsel olarak tercüme edilmiş hali. ikisi de eşzamanlı ve paralel. kara, bitkin bir şekilde elindeki mavi kutuya bakarken, paralelde diane, yediği haltı, serbest bıraktığı kini, kaybettiklerini düşünüyor kanepesinde, pişman ve bitkin. kara, winkies'in ve duvarların arkasında (diane de winkies'teki tetikçinin arkasına saklandı cinayet için). kara, bir akşam vakti, her şeyini kaybetmiş bir evsiz gibi, tamamen tükenmiş pislik içinde (kanepedeki diane gibi). kara, mavi kutuyu bir kese kağıdına koyuyor ve yere bırakıyor (diane bu yaptığından kurtulamıyor, geri dönemiyor). kutudan parmak boyunda iki ihtiyar çıkıyor (aynı anda diane'in kapısı çalıyor ve ihtiyarlar kapının altından giriyor.) diane'in içindeki vicdan azabı ve yakalanma korkusu o kadar dayanılmaz boyutlarda ki çalan kapı artık kayışı kopartıyor, muhtemelen dedektiflerin geldiğini düşünüyor ve ihtiyarlar onu çıldırtıp intihara sürüklüyor (tabancayı aldığı çekmeceye dikkat, orada gerçek mavi kutu var, muhtemelen önemsiz bir kutu). son sahnedeki dumanlar... bunlar 'şeytan'ın olduğu tiyatrodaki dumanlar gibi. aradaki farklı ortaya koymak için; dumanların üzerinde beliren diane'in son hali (kara yüzlü hali), hemen ardından da hayalleri... mavi saçlı kadın (soyut) ve... silencio, sessizlik... muhtemelen beynini kemiren duygular ve hallisünasyonlar yüzünden özlemini çektiği şey ‘silencio’. esmer’in gecenin bir yarısı ‘silencio’ diye sayıklayarak uyanmasının da sebebi bu olabilir. ...ama lynch bu, her şey olabilir... [RESIM]http://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/32/26/david-lynch-imzali-konusu-ve-kurgusu-ile-beyin-yakan-film-mulholland-drive-analizi-780x439.jpg[/RESIM] lynch'in dikkat çektiği kilit sahnelerden birinin kahve sahnesi olması da şu şekilde; (çok önemli bir şey yok aslında sadece biraz dikkat). kahve yaptığında aslında cinayeti işletmiş ve vicdan azabı içinde. üzerinde kirli beyaz sabahlığı var. muhtemelen intihar ettiği günün sabahı, yani lineer zaman çizgisinin sonu... kahvesiyle kanepeye yürürken kanepede yarı çıplak olarak esmer görünüyor. kendi de kanepenin üzerinden geçip esmer’in üstüne çıkıyor ve elindeki bardağı sehpaya bırakıyor. amaaa sabahlığı olan sarışın bu sefer yarı çıplak, sehpaya bıraktığı şey kahve değil viski, sehpada mavi anahtar yok ve piyano kül tablası daha alınmamış, yani flashback ve gerçek hayat. diğer flashback de masturbasyon sahnesinde. sarışın masturbasyon yaparken birdenbire telefon çalıyor, diğer odaya gidip telefona bakıyor. telefon “araba seni bekliyor, partiye gelecek misin?” diyor. ama dikkat; masturbasyon esnasındaki kıyafetle öbür odaya telefonda bakmaya gittiği kıyafet farklı. yani arada bağlantı yok, telefona bakması flashback ve gerçek hayat. ----------------- minik tespitler - rüyada neden mavi kutu var, onun temeli ne? diane'in intihar ettiği sahnede, çekmeceden silahı alırken mavi kutu çekmecede görünüyor. zaten böyle bir kutusu var, gerçekte çok bir anlamı yok belki ama bu kutu da rüyasına giriyor. muhtemelen pandora’nın kutusu kavramını biliyor ve rüyasında o şekilde tezahür ediyor. - rüyada betty ile rita 17 numaralı eve giderken rita neden girişte park etmiş arabanın içindeki gözlüklü iki adamdan korkuyor? kendi yakalanma korkusunu biraz rita üzerinden yaşıyor rüyada. rita hafızasını kaybettiği için biraz fazla temkinli. kapının önünde park etmiş arabadaki iki gözlüklü adamın kendisini aradığını düşünüyor. zaten eve girdikten sonra da yatakta kendisi yerine öldürülmüş olduğunu düşündüğü birinin cesedini görünce iyice korkuyor. - rüyadaki toplantıdaki vatandaş neden bu kadar donuk ve espresso kahve istiyor? gerçekte partide onun kendisine donuk donuk baktığını görüyor bir ara, bu onun bilinçaltına yerleşiyor; donuk duruşu ve eskiden beri gelen bir inanışı yüzünden onu italyan mafya adamlarına benzetiyor. inanışı da şu: başarısızlığı aslında hollywood'daki yeraltı dünyası yüzünden. burada yetenekler değil güç konuşuyor. bu yüzden rüyasında onu aynı şekilde donuk, ruhsuz, korkutucu ve imkansız derecede mükemmel bir espressodan başkasını yutmayan gerçek bir italyan olarak görüyor. diğer italyan’ı başka yerde gördüğümü hatırlamıyorum ama ilginç derecede al pacino'ya benziyor. bu da onun kafasında oluşturduğu diğer italyan mafya karakteri. - rüyada al pacino'ya benzeyen adam neden "help meeee!" diye bağırıyor? bir inanışa göre, partide diane bir fincandan su içiyor, fincanın üzerindeki desenler ‘s.o.s.’ gibi görünüyor (rüyada diğer adamın espresso içtiği fincan farklı tabi) s.o.s.'u burada böyle bağırıyor ve bence çaresizliğini bu şekilde haykırıyor. - rüyada esmer limuzindeyken, limuzin durduğunda neden şoför ona silah çekiyor? gerçekte daha önce kendi de limuzinle aynı yerde durmuştu ve biraz tedirgin olmuştu. bu ortam onu da tedirgin etmişti, cinayet için güzel bir ortam... esmer'i öldürttüğü için de burada ona silah doğrultulmasını sağlıyor. ama belki pişmanlığından dolayı bir kazayla onu kurtarıp kafasına format atıyor ve istediği esmer'i oluşturuyor. belki de esmer'i gerçek hayatta öldürtmüş olmasını başkasının üzerine atıyor. silahı gerçekte onun kiraladığı tetikçi doğrutmuştu burda silah tamamen başka biri tarafından doğrultuluyor. - rüyada neden esmer’i limuzinde ve aynı kendi gibi görüyor? limuzinde aynı yolda, aynı yerde duruyor, aynı sözleri söylüyor. galiba kendisinin olması gereken yerde o var diye. bu yüzden ona silah çektiriyor ama aynı zamanda kurtarıyor da. - rüyada coco'yu neden iyi ve tonton bi karakter olarak görüyor? çünkü partide coco onu dinlemişti, mimikleri onu anlıyor gibiydi ve elini tutmuştu. - rüyada club silencio'dan geldikten sonra mavi kutuyu açacakken neden betty birdenbire kayboluyor? kutunun açılması kötülüğün salınması demek. gerçekte yaptığı şeyi biliyor ve üstlenmek istemiyor. bunu gerçekte bir kere yaptı ama burda buna ortak olmak bile istemiyor. - toplantıdaki italyanların neden italyan olduğunu düşünüyor? birincisi, dik bakışları yüzünden partideki adamın mafya tipli olduğunu zaten düşünüyor. ikincisi, esmer, "casablanca'ya luigi ile hiç gitmedim" diye bir laf ediyor. luigi bir italyan ismi ve bu dik bakışlı adamla bir ilişki kuruyor, belki de onun ismi olduğu belli. gizemli kovboy’a dair yönetmenin seyirciye çaktığı güzel bir mesaj: rüyada kovboy, adam'la konuşurken diyor ki; “ukalalıkla o kadar meşgulsün ki düşünmüyorsun.” aslında seyirciye mesaj çakıyor, filmi anlamaya çalışması için. ‘ben sürrealist bir david lynch filmi izliyorum, entelim’ falan ayaklarını boşver, dikkat et diyor. otur ve düşünerek izle diyor, eğer işini iyi yaparsan beni bir kere daha göreceksin. kötü yaparsan iki kere daha göreceksin diyor. ilginçtir ki adam onu aslında bir daha hiç görmüyor. ama seyirciye iki kere görünüyor; 1) kızı uyandırırken, 2) partide arkadan geçiyor. seyirci iki kere gördüğüne göre kötü mü yaptı seyirici işini? evet, sayılır... ve işte bomba; iki defa görünüyor ama biri rüya karakteri diğeri gerçek. eğer fark edersen, ilk göründüğünde (ağılda) rüya karakteri olan koyboy bir kere daha rüya karakteri olarak görünüyor (yatak odasında). ikinci görünmesinde (partide) aslında o rüyada konuşan kovboy değil, haberi bile yok bir şeyden, sadece partideki biri. bir başka bakış açısı da şu; film zihinlerde doğrusal-lineer olarak birleştirilebilirse, kovboy, “beni x kere göreceksin” dedikten sonra sadece 1 kere görünebilir, partide görünmesi rüyadan önce, bu sayılmaz böylece. yani önce parti, sonra kesher ile konuşma, son olarak uyandırma... kovboy'u burada biraz yönetmeni de simgeliyor. yönetmen seyirciye vereceği mesajı doğrudan kovboy'un ağzından veriyor. bir at arabası örneği veriyor; david'e soruyor "bir at arabasını kaç kişi kullanır?" diye. david bu basit soruya azıcık şaşırıp "e biir" gibi bir cevap veriyor. at arabası çok özel bir seçim. aslında at arabasını bir kişi de kullanabilir iki kişi de. at arabası, burada filmi, kullanan bir kişi ise yönetmeni simgeliyor. "eğer kafanı çalıştırıp sana verdiğim fırsatı iyi değerlendirirsen sen de benimle beraber bu arabayı kullanabilirsin" diyor adam'a (aslında bize). yani eğer görmeyi, çözmeyi ve hatta hayal kurmayı becerirsen filmin ikinci yönetmeni olursun diyor seyirciye. tetikçinin mavi anahtarı diane tetikçiyle anlaşma yaptıktan sonra tetikçi mavi anahtarı gösteriyor. diane “bu neyi açıyor?” diye soruyor, tetikçi gülüyor. anlamsız gibi görünen bir diyalog. rüyada esmer’in kimliğini ilk bulmaya çalıştıkları sırada, esmer’in çantasını karıştırırken üçgen şekilli mavi anahtarı buluyorlar, bir anlam veremiyorlar o anda. rüyanın görüldüğü zaman gerçekte cinayetin sonrası, yani gerçekte küçük mavi anahtarı biliyor, rüyada üçgen anahtar olarak çıkıyor. bunun ‘ölüm’ anlamına geldiğini de biliyor. aslında tektikçiye “bu neyi açıyor?” diye sorarken gerçekten merak etmişti. esmer'in çantasından çıkan anahtar için de aynı merak rüyada var, oraya yansımış. ‘bu neyi açıyor?’un cevabı ise club silencio'dan geldikten sonra veriliyor: pandora’nın kutusu’nu, yani kötülüğü. rüyadaki büyük mavi anahtar da, gerçek küçük mavi anahtar da aslında ölümü simgeliyor. mavi kutu açılacakken de birden ortadan kayboluyor, buna tahammül edemiyor aslında…
8.1b
0
4 yıl
Hoop, Sar Başa! 2021 Yapımı "Boss Level" Filmi İzlenir mi? Konusu Ne?
Hoop, Sar Başa! 2021 Yapımı "Boss Level" Filmi İzlenir mi? Konusu Ne?
2021'de yayınlanmasını beklediğim yapımlardan oluşan bir izleme listem var. İşte Boss Level filmi de izlemek için sabırsızlıkla beklediğim filmler arasındaydı. İlk fırsatta hemen izledim ve "boss level konusu", "boss level filmi yorumları" gibi aramalar sonucu bu film hakkında birkaç detaya göz atmak isteyen sizler için hemen kolları sıvadım.  Filme Git ►  Hadi gelin şimdi 2021 yapımı bu güncel Boss Level filmi izlenir mi, oyuncu kadrosu, özellikle de konusu nasıl, hepsine şöyle bir göz atalım! Hadi! Yorumuma geçmeden önce; "Kaan ne bu filmin konusu?" diyenler için kısaca bahsedeyim...[RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/241/62/hoop-sar-basa-2021-yapimi-boss-level-filmi-izlenir-mi-neyi-konu-aliyor-780x439.png[/RESIM]Boss Level ismindeki filmimiz, bence coğumuzun severek izlediği bir tema olan 'kısır döngü' konusunu işliyor. Eski bir özel kuvvetler askerimiz var. Adamımız aynı günü tekrar tekrar yaşıyor. Her seferinde de hayatta kalmaya çalışırken bir yandan da akıp giden 'zaman' ile mücadele etmeye çalışıyor. Fakat neden?... İşte film de bize bu süreci esprili ve vurdulu kırdılı sahneler ile bize aktarıyor. Film, beklentimin üzerinde çıktı...[RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/241/18/hoop-sar-basa-2021-yapimi-boss-level-filmi-izlenir-mi-neyi-konu-aliyor-780x439.png[/RESIM]Aynı günün tekrar tekrar yaşandığı filmleri gerçekten çok seviyorum. Hatta bu türdeki sevdiğim filmlerden şu listeyi de hazırlamış ve hepsini de size tavsiye etmiştim. İşte bu film de onlardan biri oldu benim için. Hem dozunda espri, hem başarılı aksiyon sahneleri ve hem de yeteri kadar bilim kurgu içeren film, bu türleri gerçekten iyi harmanlamayı başarmış. Biraz 'Deadpool' tadı almadım desen yalan olur...[RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/241/79/hoop-sar-basa-2021-yapimi-boss-level-filmi-izlenir-mi-neyi-konu-aliyor-780x439.png[/RESIM]Filmdeki başrolümüz "Frank Grillo" gerçekten başarılı. Yerine göre sert, yerine göre de tam bir mizahşör. Filmdeki birçok sahnede gülümseyip, keyif aldım. Bu yüzden bir "Deadpool" tadı almadım desem yalan olur. Bol ve başarılı vurdulu kırdılı sahneler, ölmeyen bir adam, ince göndermeler (indiana jones sahnesi) ve dozunda mizahıyla film izleyende Deadpool'vari bir tat bırakıyor. ÖZET: Film, her şeyi öyle dozunda ayarlamış ki, tam vasat bir yapım olacakken bu nefis konuyu gayet özgün ve eğlenceli bir hale getirmiş. İşin özü; Şu iyi film yokluğunda keyifli birkaç saat geçirmek isterseniz bu film size tavsiyemdir. Tadını çıkarın. ---------- • Boss Level filmi Netflix'te var mı? Hayır, film Netflix'te yer almıyor.  • Filmde +18 sahne var mı? Evet film kesme, biçme ve kan içeriyor.  • Boss Level filmi oyuncuları kimler? Filmin oyuncu kadrosunda Frank Grillo, Mel Gibson ve Naomi Watts yer alıyor. ---------- [RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/184/10/tek-tek-taniyalim-netflix-imzali-ask-101-dizisi-oyunculari-kimler-780x439.png[/RESIM] Modunu Seç ►
4.3b
0
2 yıl
Akıllanmıyoruz! Geçmişten Günümüze Türkiye Dolandırıcılık Sektörüne Damga Vuran 7 İsim
Akıllanmıyoruz! Geçmişten Günümüze Türkiye Dolandırıcılık Sektörüne Damga Vuran 7 İsim
Bugün "Keşfettiklerim" köşemde sizi çok ilginç kişiler ile tanıştırmak istiyorum. Özellikle son günlerde patlak veren ve sosyal medyayı bolca meşgul eden "Çiftlik Bank" vakasından sonra dedim ki "Bu olay Türkiye'de ilk mi acaba?"... Ve sonra şöyle bir araştırayım dedim ki neler göreyim, meğer cağnım ülkem yıllarca birçok dolandırıcı tarafından çarpılmış... Hadi gelin şimdi onları sizle de tanıştırayım ve birlikte şaşıralım.  1. İlk sıramızda, Türkiye'de "Dolandırıcı" denince akla ilk gelen isim var; "Sülün Osman" [RESIM]http://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/22/98/gecmisten-gunumuze-turkiye-dolandiricilik-sektorune-damga-vuran-7-isim-780x439.jpg[/RESIM]Kulağa her ne kadar garip gelse de bu adam, yeteneği ve ikna kabiliyeti ile yıllar önce Türkiye'de büyük bir hayran kitlesine sahip olmuş. İnanılması güç ama kendisi Galata Kulesi'ni satmış. Hakim sorunca da "Bu ülkede Galata Kulesi'ni alacak enayiler olduğu sürece ben de satmaya devam ederim!" demiş ve halkın sempatisini kazanmış. Üstelik sadece bu da değil, kendisi büyük tarihi yapıların önüne bir paspas atıp, elinde para ile şehre gelen saf insanları dolandırıyormuş. Dolmabahçe Sarayı'nı bile satmış...  2. Sırada daha resmi çalışan bir dolandırıcı var; "Güney Zobu" [RESIM]http://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/22/40/gecmisten-gunumuze-turkiye-dolandiricilik-sektorune-damga-vuran-7-isim-780x439.jpg[/RESIM]Bu dolandırıcımız "Raki" adı ile tanınır ve Amerikalı kılığında, dev fabrikatörlere dolar satarmış. Dolandırdığı kişiler o kadar büyük ki, çoğu da polise gidip şikayet edemezmiş. Aralarında siyasilerin de olduğu birçok kişiyi tereyağından kıl çeker gibi çarpmış. 3. Sırada, 80'lerin ünlü bankeri, "Banker Kastelli" var... [RESIM]http://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/22/75/gecmisten-gunumuze-turkiye-dolandiricilik-sektorune-damga-vuran-7-isim-780x439.jpg[/RESIM]Bu adam, 1980'li yıllarda, Türkiye'nin ekonomik olarak zorluk çektiği zamanlarda, ikna kabiliyetini kullanarak insanlardan para toplamış ve bankalar ile anlaşmalar yapmış. Durumu şöyle anlayın; Türkiye'de milli gelir 70 Milyon Dolar iken bu adamın elinde 100 Milyar para bulunuyormuş. Fakat sonraları durumu fark eden bankalar, banker olaylarına son verince Kastelli de kaçmış. Tabi arkasında mağdur kişiler bırakarak... 4. Sırada, Türkiye ile kalmayıp dünyaya açılan bir dolandırıcımız var; "Ayşe Benli" [RESIM]http://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/22/39/gecmisten-gunumuze-turkiye-dolandiricilik-sektorune-damga-vuran-7-isim-780x439.jpg[/RESIM]Ayşe Benli, kumar alanında büyük nam salmış biri. Kendi kurduğu çetesi ile birlikte birçok kişiyi hile hurda ile soyup sessizce uzaklaşıyormuş. Hatta işleri büyütüp Las Vegas'a gidip bir kumarhaneye 2 Milyon Dolar değerinde bir kazık bile atmış. FBI peşinden çok koşsa da Ayşe Benli'ye hiçbir zaman ulaşamamış.  5. Nitelikli bir dolandırıcı daha; "Eyüplü Halit" [RESIM]http://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/22/78/gecmisten-gunumuze-turkiye-dolandiricilik-sektorune-damga-vuran-7-isim-780x439.jpg[/RESIM]Halit, işgal altındaki İstanbul'da kendine bir fırsat yaratmış ve hemen bir yeri karakol olarak hazırlamış. Evet bildiğimiz karakol. Sonra buraya geçip kendini komiser olarak tanıtmış. Bu da yetmemiş, Rumları tek tek çağırıp "Hakkınızda ihbar var, fakat anlaşabiliriz..." diyerek hepsinden 3-5 ne kopardıysa cebine indirmiş.  6. Yakın tarihte adını en çok duyuran dolandırıcımız; "Jet Fadıl" [RESIM]http://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/22/23/gecmisten-gunumuze-turkiye-dolandiricilik-sektorune-damga-vuran-7-isim-780x439.jpg[/RESIM]Bu adam 1980'li yıllardan beri Türk insanını defalarca dolandırmayı başardı. Projeleri için kaynak aradı, buldu, fakat borcunu ödemedi. Sonra halka indi, "Evsizlere ev!" deyip binlerce kişiden para toplayıp ortadan kayboldu. "Jet Pa" isimli bir şirketler grubu kurdu fakat bu şirketlerin çoğunda 1 kişi bile çalışmıyordu. "İmza" isminde bir araç yapacağını söyleyip ünlüler ile reklamını yapıp, yine para topladı ve o otomobil de hiç üretime geçmeden Fadıl ortadan kayboldu...   7. Gelelim son zamanlarda yaptığı vurgunla büyük ses getiren isme; "Mehmet Aydın" [RESIM]http://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/22/46/gecmisten-gunumuze-turkiye-dolandiricilik-sektorune-damga-vuran-7-isim-780x439.jpg[/RESIM]"Çiftlik Bank" isimli internet üzerinden oynanan bir oyun ile yavaş yavaş orta direğin "zengin olma" isteğini ele geçiren bu sistem, çok kısa bir sürede çok fazla kişiye ulaşmayı başardı. İnsanlar para yatırıp, inek, koyun gibi hayvanlar aldılar ve onlardan kazanç elde etmeye başladılar. Sistem, ilk birkaç ay içinde yatırdığınız parayı, sonra da fazlasını alacağınızı vaat ediyordu ve üstelik bu bir yere kadar doğruydu da... Çünkü sistem, içerideki üyelerin parasını çeviriyor, bankadaki faiz ile de kazanç sağlıyordu.  Şirketin tüm resmi işlemlerinin Kıbrıs üzerinden yapılması birçok kişinin dikkatini çekse de, yine aynı kişiler bu gibi açıkları görmezden gelip "Aman ağzımızın tadı kaçmasın" diyerek oyuna devam ettiler. "Çiftlik Bank" hakkında Beyaz Show sonrası gibi birçok kişinin ekrana kilitlendiği anlarda TV'de reklam yapıldı, açılış gibi gösterilen tesisler canlı olarak yayınlandı ve binlerce kişi sosyal medya üzerinden örgütlendi. Fakat tüm uyarılara rağmen sonunda korkulan ve beklenen oldu ve şirketin kurucusu Mehmet Aydın, bir gecede her şeyi sıfırlayarak ortadan kayboldu. Mehmet Aydın, kurduğu bu sistem ile tam 113.4 Milyon TL parayı cebine indirmiş oldu... Şunu asla unutmayın; "Bedava peynir, sadece fare kapanında olur"
20b
0
5 yıl
İthal Sinema: Yabancı Filmlerden Uyarlanan 7 Türk Filmi!
İthal Sinema: Yabancı Filmlerden Uyarlanan 7 Türk Filmi!
Size burada 1 buçuk yıldır iyi filmler tavsiye etmeye çalışıyorum. Hatta fırsat buldukça, Türk imzası taşıyan, bizden, içimizden çıkan, Mustang, Panzehir ve Tamam mıyız? gibi iyi Türk filmlerini de elimden geldiğince çok kişiye duyurmaya çalışıyorum. Ülkemiz, onlarca ülkeye Muhteşem Yüzyıl, Binbir Gece gibi yerli dizileri satmasıyla bilinse de aslında birçok filmi de uyarlama olarak yeniden çekiyoruz. Son zamanlarda özellikle Güney Kore başta olmak üzere birçok ülkede fazlasıyla ses getiren filmleri ülkemize uyarladık ve hala daha birçok filmi dilimize göre uyarlamaya devam ediyoruz.  Fakat ben bu durumun çok bilinmediğini düşünüyorum. Yani çok gösterişli bir şekilde pazarlaması yapılan birçok filmimizin yabancı bir ülkeden uyarlandığını, aslında orijinalinin olduğunu birçok kişi bilmiyor. Bu yüzden ben de bugün sizlere burada yabancı filmlerden uyarlanan Türk filmlerini göstereceğim. Hadi gelin şimdi muhtemelen yabancı filmlerden uyarlama olduğunu bilmediğiniz o Türk filmleri nelermiş birlikte görelim! En İyi Yerli Film Tavsiyeleri İçin Tıkla ► 1. Yabancı yapımlardan uyarlama olan ilk filmimiz "Delibal"[RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/112/85/ithal-sinema-yabanci-filmlerden-uyarlanan-7-turk-filmi-780x439.jpg[/RESIM] Delibal, Hint yapımı "Moonu 3" filminin ülkemize bir uyarlaması[RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/112/48/ithal-sinema-yabanci-filmlerden-uyarlanan-7-turk-filmi-780x439.jpg[/RESIM]2015 yılında vizyona giren ve çok sevilen Delibal filmi, özellikle genç kitle tarafından çok beğenildi. Adına sosyal medya hesapları açıldı ve Instagram'da binlerce post paylaşıldı. Fakat binlerce kişi, bu filmin senaryosunun bize ait olduğunu sanıyor. Fakat aslında, çok beğenilen ve dünyada da ses getiren bir Hint filminden uyarlamaydı. 2. 2017 yılında vizyona giren "Öteki Taraf" filmi de başka bir ülkeden uyarlamaydı[RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/112/42/ithal-sinema-yabanci-filmlerden-uyarlanan-7-turk-filmi-780x439.jpg[/RESIM] Özcan Deniz'in yönetip, oynadığı bu film, İspanyol filmi La Cara Oculta'dan bir uyarlamasıydı[RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/112/40/ithal-sinema-yabanci-filmlerden-uyarlanan-7-turk-filmi-780x439.jpg[/RESIM]Birçok kişi bu nefis senaryoyu Özcan Deniz'e bağlarken, arka planda bu filmin bir uyarlama olduğunu görmedi. İspanyol filmlerine vurgun biri olarak bu nefis filmi burada size de tavsiye etmiştim. Hemen şimdi aşağıdaki butona tıklayarak ulaşabilir ve orijinalini izleyebilirsiniz.  Filme Git ► 3. Ünlü isimleri aynı masada buluşturan "Cebimdeki Yabancı", evet o da bir uyarlama...[RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/112/20/ithal-sinema-yabanci-filmlerden-uyarlanan-7-turk-filmi-780x439.jpg[/RESIM] İtalyan yapımı "Perfetti Sconosciuti" filminin kendine has senaryosu dünyada o kadar dikkat çekti ki, hemen uyarladık![RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/112/27/ithal-sinema-yabanci-filmlerden-uyarlanan-7-turk-filmi-780x439.jpg[/RESIM]Akşam yemeği için bir araya gelen dostların oynadığı masum oyunun nasıl acımasız bir oyuna dönüştüğünü konu alan bu film, 2018 yılında ülkemize de uyarlandı ve adına da "Cebimdeki Yabancı" dendi. Orijinalinden bir haber olan milyonlarca kişi de "Vay be, ne senaryoydu ama!" diye iç geçirdi... Filme Git ► 4. "Senden Bana Kalan"[RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/112/12/ithal-sinema-yabanci-filmlerden-uyarlanan-7-turk-filmi-780x439.jpg[/RESIM] Bu filmimiz ise Güney Kore imzalı "Baekmanjangja Ui Cheot Sarang" filminin bir uyarlaması[RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/112/55/ithal-sinema-yabanci-filmlerden-uyarlanan-7-turk-filmi-780x439.jpg[/RESIM]Başrollerini Neslihan Atagül ve Ekin Koç'un paylaştığı bu film, Güney Kore'de oldukça ses getiren bir filmin uyarlamasıydı. 5. İlk kez duyanları üzdüğüm için özür dilerim ama evet "Evim Sensin" de bizim değil...[RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/112/53/ithal-sinema-yabanci-filmlerden-uyarlanan-7-turk-filmi-780x439.jpg[/RESIM] Herkesin sinema salonlarından duygu yüklü bir şekilde çıktığı bu film, Güney Kore yapımı "Nae Meorisokui Jiwoogae" filminden uyarlama[RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/112/17/ithal-sinema-yabanci-filmlerden-uyarlanan-7-turk-filmi-780x439.jpg[/RESIM]Fahriye Evcen ve Özcan Deniz'in başrollerinde olduğu bu film, 2004 yılında vizyona giren bir Güney Kore filminin uyarlaması. 6. "Benim Dünyam"[RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/112/89/ithal-sinema-yabanci-filmlerden-uyarlanan-7-turk-filmi-780x439.jpg[/RESIM] Evet bu film de Hindistan yapımı "Black" filminin bir uyarlaması[RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/112/87/ithal-sinema-yabanci-filmlerden-uyarlanan-7-turk-filmi-780x439.jpg[/RESIM]IMDB'den tam 8,2 puanı olan ve benim de burada sizlere tavsiye ettiğim bu nefis film, ülkemizde "Benim Dünyam" isminde uyarlandı ve başrollerde de Beren Saat ve Uğur Yücel yer aldı. Orijinalini bilmeyenler, bu filmin senaryosunun bize ait olmadığını öğrenince sosyal medyada bunu defalarca kez dile getirdi.  Filme Git ► 7. Son olarak 11 Ekim'de vizyona girecek "7. Koğuştaki Mucize" filmi...[RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/112/8/ithal-sinema-yabanci-filmlerden-uyarlanan-7-turk-filmi-780x439.jpeg[/RESIM] Evet o da bir uyarlama, Güney Kore yapımı "Miracle in Cell No. 7" filminden ülkemize uyarlandı[RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/112/75/ithal-sinema-yabanci-filmlerden-uyarlanan-7-turk-filmi-780x439.jpg[/RESIM]Başrolde Aras Bulut İynemli'nin olduğu, 11 Ekim'de vizyona girecek olan bu film, dünyada oldukça alkış alan ve benim de uzun zaman önce burada size tavsiye ettiğim Miracle in Cell No. 7 filminin bir uyarlaması... Türk filmleri arasında en bilinen uyarlamalar bu şekilde. Fakat daha altını kazırsanız, Kemal Sunal'ın birçok filminin de uyarlama olduğu gerçeğiyle yüzleşebilirsiniz. Birçok ülke, farklı ülkelerde tutan filmleri kendi ülkelerine uyarlıyor fakat her biri de bunun bir uyarlama film olduğunu seyircisine her fırsatta söylüyor. Ne yazık ki ülkemize uyarlanan filmlerin "uyarlama" oldukları sanki seyircilerden yani bizlerden saklanıyor. Tabi haliyle sonraları orijinali ile karşılaşan izleyici de kendini aldatılmış hissediyor. Uyarlama film yapılmasın demiyorum, tabi ki yapılabilir, fakat bunu seyirciye söylemez, filmin PR aşamasında dile getirmezseniz, o ve binlerce seyirciyi kaybeder ve yaptığınız işin değerini yitirirsiniz. Benden söylemesi... ● Bu arada, aşağıdaki butona tıklayarak modunuza göre film tavsiyesi de bulabilirsiniz[RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/28/58/simdiye-kadar-nasil-izlememisim-diyeceginiz-7-film-tavsiyesi-780x439.png[/RESIM] Modunu Seç ►  
14b
0
3 yıl
Pera Palas'ta Gece Yarısı: Netflix'in Atatürk'lü Zaman Yolculuklu Yeni Dizisi!
Pera Palas'ta Gece Yarısı: Netflix'in Atatürk'lü Zaman Yolculuklu Yeni Dizisi!
Netflix, Pera Palas'ta Gece Yarısı dizisi için epey önce müjdeyi vermiş ve bunun; işgal altında olan İstanbul, zamanda yolculuk ve Atatürk içeren bir yapım olacağından bahsetmişti. Dizi 3 Mart 2022 yani dün Netflix'te yayınlandı ve tabi ki dizi 1 gecede bitirdim ve "pera palas'ta gece yarısı konusu" ve "pera palas'ta gece yarısı dizisi izlenir mi?" gibi sorularınız için size diziden bahsetmek istedim. Hadi gelin şimdi Netflix Türkiye imzası taşıyan pera palas'ta gece yarısı dizisi oyuncuları, konusu ve hakkındaki diğer ilginç detaylara şöyle birlikte göz atalım. E hadi! Bu diziyle ilgili YouTube kanalımızda da bir video hazırladık..[VIDEO]https://www.youtube.com/watch?v=yE9COgRXxlU[/VIDEO] Öncelikle, nedir bu Pera Palas'ta Gece Yarısı dizisinin konusu, ona bakalım...[RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/277/50/pera-palas-ta-gece-yarisi-netflix-in-ataturk-lu-zaman-yolculuklu-yeni-dizisi-780x439.png[/RESIM]Netflix imzalı 2022 yapımı dizi, genç ve fazlasıyla meraklı bir gazetecinin yolunun İstanbul'un en efsane oteli olan Pera Palas'a düşmesini ve sonrasında bu otelde yaşadıklarını konu alıyor. Genç gazetecimiz Esra, daha içeriye adımını atar atmaz çok etkilendiği bu otelde bir de bilim kurgu filmlerindeki gibi fantastik olayların olduğunu fark ediyor ve kendini birden 1919 yılında, Mustafa Kemal'in "Atatürk" olarak anılmadığı, işgal altındaki İstanbul'da buluyor. İşte dizi de bize bu süreci aktarıyor. Ben diziyi gerçekten beğendim; 1 gecede bitirdim yahu![RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/277/46/pera-palas-ta-gece-yarisi-netflix-in-ataturk-lu-zaman-yolculuklu-yeni-dizisi-780x439.png[/RESIM]Dizi bir dönem dizisi ve dönem filmi ya da dizisi yaparken o yıllardaki mekanlar, kostümler, kadrajda görünen alanlardaki en küçük eşyaların bile sırıtmaması, konu alınan o yıllara ait olması çok büyük önem taşıyor. Bu dizide de en çok dikkat ettiğim şeylerden biri detaylar oldu ve kesinlikle bu konuya çok iyi çalışılmış diyebilirim. Dekorlar, mekanlar, kostümler hepsi şahaneydi. Yıllardır arkadaş ortamında söylediğim "Zaman yolculuğu hakkım olsaydı, Atatürk'lü yıllara ışınlanırdım..." sözüm gerçek oldu![RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/277/86/pera-palas-ta-gece-yarisi-netflix-in-ataturk-lu-zaman-yolculuklu-yeni-dizisi-780x439.png[/RESIM] [RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/277/85/pera-palas-ta-gece-yarisi-netflix-in-ataturk-lu-zaman-yolculuklu-yeni-dizisi-780x439.png[/RESIM]Dizideki Mustafa Kemal Atatürk sahnelerinde makyaja, efektlere ya da diğer teknik konulara hiç bakmadım, sadece o an oradaki Esra karakteri yerine kendimi koydum. Yani dizi, duygu açısından bende bir şeyler uyandırmayı başardı. Ha atamın boyu 1.90, sesi de biraz beklediğimin dışındaydı fakat o detayları geçtim... Düşman askerlerinin İstanbul'da cirit atması, Mustafa Kemal'in adım adım vatanı kurtarmak için Anadolu'ya gidişi ve tüm bunların ortasında elinde akıllı telefonuyla zaman yolculuğu yapan bizden, günümüzden bir genç olması beni kesinlikle yakalamayı başardı. "Ee Kaan hiç mi sorun yoktu?" derseniz de; Var... Ey Netflix, kalem kağıdın hazırsa, tane tane anlatıyorum...[RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/277/76/pera-palas-ta-gece-yarisi-netflix-in-ataturk-lu-zaman-yolculuklu-yeni-dizisi-780x439.png[/RESIM]Her şeyden önce Hazal Kaya bu başrol için doğru seçim miydi? Orası bilinmez. Yani diğer alternatifi görmediğimiz için o konuda bir yorumum pek yok. Fakaat; ● Dizide bazı 'gerilim' sahnelerinde alttan alttan verilen baslı, hatta "Dubstep" denilebilecek türdeki müzik fazlasıyla kulağıma battı. Yani günümüzden 100 yıl önceyi izlediğim bi sahnede, bu teknolojik müziği duymak beni o andan kopardı ne yazık ki. ● Babası, ünlü, tanınan bir Türk kadınının bir gayrimüslim barında sahne alıp şarkı söylemesi de beni dizinin o atmosferinden çıkaran şeylerden biri oldu. Buna ne gerek vardı şimdi? dedirtti... ● Diyaloglar beklediğimin çok altında kaldı. Derinlemesine diyaloglara şahit olacağım diyordum ama olmadı. Sanki tüm dünyada kolayca yayılabilmesi için replikler önce ingilizce yazılmış da sonra Türkçe'ye çevrilmiş gibiydi. Bilemedim.. ● Atatürk'ün düşman askerlerine "Ben ev sahibiyim, onlar benim masama buyursun..." dediği sahne gibi daha fazla bu tür sahne görmeliydik. Bu gerçek anı ve olayları daha fazla izlemeliydik. Eksik kalmış, bence tabi... Ha bir de Atatürk'ü ilk kez gördüğünde karakterimizin verdiği tepki çiğ kalmış, tam pişmemiş, öyle garipti. Hazal Kaya'ya orada bir eksi yazdım... Üzgünüm. ● 3. Bölüm 20:07'ye dikkatli bakmanızı istiyorum; Kameranın nasıl sallandığını fark ettiniz mi? O zaman şimdi de 4. bölüm 22:45'e bakın... Çocuğun yaslandığı taş duvarın bariz bir şekilde esnediğini, yani bir dekor olduğunu fark ettiniz mi? Bunun gibi daha pek çok küçük detay yakaladım diziyi izlerken. Akışı değiştiren hatalar olmadığı için göz ardı edilebilir benim için. - - - - - Özet: İşin özü, ben bu diziyi gerçekten beğendim. Sağda solda beğenmeyenleri görüyorum. Onların da kendince sebepleri var tabi, fakat sakın o yorumları okuyup izlememezlik yapmayın. Mutlaka izleyin, sonrası size kalmış. Fakat bana soracak olursanız, ilk fırsatta kendinizi bu diziye bırakın derim. Ve son olarak şunu söylemek istiyorum; Bu tür kendi tarihimizi, günümüz bilim kurgusuyla harmanlayarak sunma olayı sadece Netflix'in tekelinde mi? Neden tüm sektör oturmuş Netflix'i bekliyor? Buna anlam veremiyorum... Hadi iyi seyirler! - - - - - • Pera Palas'ta Gece Yarısı dizisi Netflix'te var mı? Evet, dizi Netflix'te izlenebilir. • Pera Palas'ta Gece Yarısı gerçek mi? Eğer Google'a Charles King Pera Palas'ta Gece Yarısı yazarsanız, dizinin aslında bir kitap uyarlaması olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz. Fakat tabi dizide, tarihten gerçek anı ve olaylara da değiniliyor. • Pera Palas'ta Gece Yarısı kaç bölüm? Dizi, her biri 40-50 dk uzunluğundaki 8 bölümden oluşuyor. • Dizinin oyuncuları kimler? Dizinin başrollerini Hazal Kaya, Tansu Biçer, Selahattin Paşalı ve yabancı oyuncu James Chalmers paylaşıyor. [RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/184/10/tek-tek-taniyalim-netflix-imzali-ask-101-dizisi-oyunculari-kimler-780x439.png[/RESIM] Modunu Seç ►
10b
0
1 yıl
Kulüp: Netflix'in, İzleyeni 1950'lere Işınlayan Yeni Türk Dizisi!
Kulüp: Netflix'in, İzleyeni 1950'lere Işınlayan Yeni Türk Dizisi!
Günler önce Netflix'te yayınlanan Kulüp dizisi, oyuncu kadrosu ve işleyeceği farklı konusuyla bir dönem dizisi olacağı için dikkatimi fazlasıyla çekmişti. Az önce bitirdim ve hemen "Kaan kulüp dizisi konusu ne?" ve "kulüp dizisi izlenir mi?" gibi sorularınız için kolları sıvadım.  En Yeni Dizi Tavsiyeleri İçin Tıkla! ►  Hadi gelin şimdi Netflix'in yeni Türk dizisi "Kulüp" hakkında size hem düşüncelerimi söyleyeyim, hem de dizi hakkında şöyle kısa ve net bir bilgilenelim... Hadi! Yorumuma geçmeden önce; Kulüp dizisi neyi konu alıyor?[RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/266/24/kulup-netfix-in-izleyeni-1950-lere-isinlayan-yeni-turk-dizisi-780x439.png[/RESIM]Kulüp, 1950'lerin İstanbul'unda, dertlerle dolu olan geçmişi nedeniyle yanında olamadan büyüyen kızını bulan bir anneyi ve onun çalışmaya başladığı bir gece kulübünde yaşananları konu alıyor. Tabi sadece annenin değil, annesiz büyüyen bir kızın da hayatına dalma fırsatı buluyoruz bu diziyle. Ve evet, tüm bunlar 1950'lerin kozmopolit İstanbul'unda geçiyor.  "Kaan sence nasıldı?" derseniz bence Kulüp, keyifle izlenecek iyi bir dizi olmuş...[RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/266/92/kulup-netfix-in-izleyeni-1950-lere-isinlayan-yeni-turk-dizisi-780x439.png[/RESIM]Dönem dizi/filmleri, çok zor yapımlar. Kostümler, diyaloglar, mekanlar, obejeler hepsi o dönemi yansıtmalı. Bu da çok büyük bir uğraş anlamına geliyor. Bu yüzden dönem film ve dizilerinde en çok detayların düşünülüp düşünülmediğine bakarak notumu veriyorum. Kulüp dizisinde ise diyaloglardan mekanlardaki en küçük objelere kadar her şey gayet doğru bir şekilde düşünülmüş. Oyunculuklar ve müzikler de oldukça iyi. Yani bence bu dizi izlenir. Gelelim küçük olumsuzluklara; Dizi çok hızlı akıyor ve bu iyi değil![RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/266/34/kulup-netfix-in-izleyeni-1950-lere-isinlayan-yeni-turk-dizisi-780x439.png[/RESIM]Diziyi henüz izlemeyenler burayı okumasın çünkü spoiler içeriyor... Bence dizinin tek kusuru, senaryonun çok hızlı akması. Genç bir başrolümüz var ve nişanı çok hızlı gelişiyor. Konu ne zaman nişana geldi de her şey yapıldı kavrayamıyoruz. Hemen sonra genç solistimizin yıldızı birden parlıyor. Bu da çok hızlı geliştiği için pek gerçekçi gelemeyebiliyor. Kulübün sahibi Orhan beyimizin de annesi birden hastalanıveriyor... Diziye en büyük olumsuz eleştirilerim bunlar oldu. Ve son olarak; Milyonlarca kişi tek soru: "Kulüp dizisi raşel kim?"...[RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/266/29/kulup-netfix-in-izleyeni-1950-lere-isinlayan-yeni-turk-dizisi-780x439.png[/RESIM]Ben de dahil, Kulüp dizisini izleyip bitiren birçok kişi dizimizin başrolü Raşel'i oynayan oyuncuyu fazlasıyla merak etti. Ben de size kısaca Raşel hakkında bilgi vereyim istedim... Raşel karakterini Asude Selma Kalebek (evet a ile) canlandırıyor. Asude 1999 doğumlu ve şu an Boğaziçi Üni'de okuyor. Kuüp dizisinin Raşel'i Asude Kalebek'i şu an yani bu içeriğin yayınlandığı tarih itibariyle Instagram'da 8.102 takipçisi bulunuyor. Bunu buraya yazıyorum ki buraya yolunuz aylar sonra düştüyse hemen buraya tıklayıp Instagram profiline göz atıp takipçi sayısına bir bakın. Bence takipçi sayısı hızla artacak. - - - - - ÖZET: Uzun lafın kısası, Netflix imzalı bu dizi bence izlemeye değer. Konu olarak ağır fakat senaryo işleyiş bakımından da çok hızlı bir dizi... Oyunculuklar ve dönemin atmosferiyse çok başarılı. Hala izlemediyseniz bir şans verin derim. - - - - - • Kulüp Netflix'te var mı? Evet, Kulüp dizisi Netflix'te izlenebilir. • Dizi kaç bölüm? Dizinin 1. sezonu, her biri 40-50 dakikalık 6 bölümden oluşuyor.  • Kulüp dizisinin oyuncu kadrosunda kimler var? Dizimizin oyuncu kadrosunda Gökçe Bahadır, Barış Arduç, Salih Bademci, Fırat Tanış, Metin Akdülger ve Asude Kalebek boy gösteriyor. [RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/184/10/tek-tek-taniyalim-netflix-imzali-ask-101-dizisi-oyunculari-kimler-780x439.png[/RESIM] Modunu Seç ►
3.10b
0
1 yıl
Olmadı! Cem Yılmaz İmzalı "Karakomik Filmler" Seyirciden Geçer Not Alamadı!
Olmadı! Cem Yılmaz İmzalı "Karakomik Filmler" Seyirciden Geçer Not Alamadı!
Ülkemizde "Sinema" deyince birçoğumuzun aklına Cem Yılmaz geliyor. Yıllar önce vizyona giren G.O.R.A ve A.R.O.G filmlerindeki espriler hala yapılıyor ve hala bu esprilere gülünüyor. Kimse de demiyor ki "Ben anlamadım"... Çünkü o filmleri 7'den 70'e herkes izledi, benimsedi ve içindeki mizaha güldü. Peki ya Cem Yılmaz'ın günler önce vizyona giren yeni konsept filmi "Karakomik Filmler"?... Maalesef Cem Yılmaz imzalı "Karakomik Filmler" seyirciden tam not alamadı. Hatta bırakalım tam not almayı, geçer not aldığı bile henüz belli değil... Hadi gelin şimdi birlikte Cem Yılmaz imzalı "Karakomik Filmler"e şöyle bir göz atalım. Detaylarına, izlenme sayısına ve neden başarılı olamadığına birlikte bakalım. Karakomik Filmler, yani "Kaçamak" ve "2 Arada" filmleri ilk 3 günde 276.086 kişi tarafından izlendi![RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/123/28/olmadi-cem-yilmaz-imzali-karakomik-filmler-seyirciden-gecer-not-alamadi-780x439.jpg[/RESIM]Sinemada ilk 3 gün çok mühimdir. Bu 3 gün, filmin toplamının ne kadar izleneceği hakkında büyük oranda ipucu verir. Fakat maalesef Karakomik Filmler, daha ilk 3 günden çok az bir izleyiciye hitap etti. Bu da ilk haftanın çok kötü geçeceğini gösteriyor.  Karakomik Filmler, Cem Yılmaz'a 3 günde 5.586.694 TL kazandırdı[RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/123/60/olmadi-cem-yilmaz-imzali-karakomik-filmler-seyirciden-gecer-not-alamadi-780x439.jpg[/RESIM]Karakomik Filmleri'i ilk 3 günde sadece 276 bin kişi izledi ve yapımcısına toplamda 5.586.694 TL hasılat kazandırdı.  Cem Yılmaz'ın en kötü başlayan 2. filmi oldu![RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/123/3/olmadi-cem-yilmaz-imzali-karakomik-filmler-seyirciden-gecer-not-alamadi-780x439.jpg[/RESIM]2006 yılında vizyona giren Hokkabaz filmi ilk 3 günde sadece 247 bin kişi tarafından izlenmişti. Karakomik Filmler, 276 bin kişi ile Cem Yılmaz'ın en kötü başlangıç yapan 2. filmi oldu. Olayın vehametini anlamanız için; A.R.O.G ilk 3 günde 816 bin kişi tarafından izlenmişti... Tek bilete 2 film![RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/123/47/olmadi-cem-yilmaz-imzali-karakomik-filmler-seyirciden-gecer-not-alamadi-780x439.jpg[/RESIM]Cem Yılmaz, şimdiye kadar ortaya çıkardığı filmlerde kullandığı prodüksiyon ile Türk sinema sektöründe çok ileride olduğunu hepimize kanıtlamıştır. İşte Karakomik Filmler ile de bunu yapmaya çalıştı ve yurt dışında da örnekleri olan, tek bilete 2 film birden sundu. Seyirciler orta metrajlı 2 filmi birden izledi... Fakat işte bu, seyirciyi biraz ürküttü. Bizim insanımız yabancı formatlara bayılır. YouTube'u açar yabancı formatlardan çevirilen Türk YouTuber videolarını izler, orijinali yabancı olan O Ses Türkiye gibi programlara bayılır, fakat işin içine para girince işte orada durur. Karakomik Filmler'de de bunun olduğunu düşünüyorum. Tek bilete 2 farklı film olayı bizim insanımızı biraz tereddütte bıraktı diyebilirim. En azından gördüğüm kadarıyla durum böyle.   Karakomik Filmler 2 Arada konusu; Film, arabalı vapurda çalışan Ayzek isimli bir adamın yaşadıklarını konu alıyor. Dram yönü ağır bassa da seyirciler bu dramın kendilerine geçmediğini söylüyor.  Karakomik Filmler Kaçamak konusu; Bu film ise birlikte tatile çıkan 4 arkadaşın başına gelenleri konu alıyor. Uzaylıların da olaya dahil olmasıyla "kara mizah" ağır basıyor ve olaylar farklı bir şekilde gelişiyor.  kaanintavsiyesi.com'un En Beğenilen Film Tavsiyeleri İçin Tıkla! ► Not: Cem Yılmaz'a, kafasına, düşüncelerine ve vizyonuna hayranım. Fakat çok fazla kendi ortamında kalıp, dış dünyayı takip edince işte sonucu böyle oluyor. Kafasını biraz Türkiye'ye çevirse, ortaya İftarlık Gazoz gibi çok şahane işler çıkaracak fakat o, dünyada trend olan formatları ülkemize taşımak istiyor. Bu müthiş bir düşünce fakat maalesef bizim ülkemizde pek alıcısı yok be Cemcim. Parlak renkler, pastel sahneler, uçuk karakterler pek bizlik değil. Bunu Ali Baba ve 7 Cüceler'de de yaşadın, gördün... Uzun lafın kısası, bulunduğun konum çok iyi fakat ekstra şeyler deneme fikri pek bizlik değil. Seni sevmeye ve yaptığın işlere saygı duymaya devam edeceğiz fakat kötüye kötü demesek de ayıp etmiş oluruz. ● Hemen aşağıdaki butona tıklayarak modunuza göre film tavsiyesi bulabilirsiniz![RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/28/58/simdiye-kadar-nasil-izlememisim-diyeceginiz-7-film-tavsiyesi-780x439.png[/RESIM]  Modunu Seç ►  
5.9b
1
3 yıl
McMafia: Paranın ve Silahların Konuştuğu, Adı Gibi Mafyatik TAŞ Gibi Dizi Önerisi!
McMafia: Paranın ve Silahların Konuştuğu, Adı Gibi Mafyatik TAŞ Gibi Dizi Önerisi!
İzleyecek iyi bir dizi ararken zamanınızı çöpe attığınızı veya "Yabancı dizi tavsiyesi olan var mı?" yazıp attığınız tweet'inize de elle tutulur iyi bir dizi tavsiyesi gelmediğini biliyorum. İşte tam da bu yüzden, yıllardır burada, filmlerin yanında sizlere iyi dizi önerileri de vermeye çalışıyorum. Google'a "İzleyecek dizi önerileri" yazıp, kapı kapı kötü sitelerde zamanınızı, yani hayatınızı boşa harcamayın diye, izleyip beğendiğim dizileri burada sizle paylaşmaya çalışıyorum... Fakat bildiğiniz gibi iyi diziler çok bulunmuyor. İşte tam da öyle bir zamanda karşılaştım ben de McMafia dizisi ile... McMafia dizisi konusu ne? Oyuncuları kimler? Ve en önemlisi de 'izlenir mi?' gibi soru işaretlerimi bile gidermeden hemen başladım izlemeye... 19 İyi Netflix Filmi! ►  Diziyi az önce bitirdim ve hemen kolları sıvayıp burada size tavsiye etmek istedim. Hadi gelin şimdi, McMafia dizisi nasıl bir yapımmış, zaman ayırmaya değer miymiş, şöyle birlikte bir göz atalım ve günün sonunda da kararınızı verin... Hadi başlayalım! Dizi hakkındaki yorumlarıma geçmeden önce, gelin size biraz konusundan bahsedeyim...[RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/312/97/mcmafia-paranin-ve-silahlarin-konustugu-adi-gibi-mafyatik-tas-gibi-dizi-onerisi-780x439.png[/RESIM]McMafia, Londra'da yatırım şirketi bulunan Rus asıllı bir İngiliz'in, mafyatik ailesine hiç benzemeden her şeyi yasalara, kurallara uygun olarak yaparken kaybettiği amcasıyla birlikte değişen hayatını konu alıyor. Ailesinden çok büyük birini kaybetmenin üzüntüsüyle kendini birden uluslararası suç dünyasının tam ortasında bulan adamımız, içine düştüğü bu dünyanın çok acımasız ve kirli olduğunu da yakından görüyor. İşte dizi de, Alex Godman ismindeki bu adamın hikayesini bize aktarıyor. Beni öyle sardı ki, hemen bitmesin diye günlere bölerek izledim...[RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/312/83/mcmafia-paranin-ve-silahlarin-konustugu-adi-gibi-mafyatik-tas-gibi-dizi-onerisi-780x439.png[/RESIM]Dizinin olay örgüsü, senaryosu beni öyle yakaladı ki, 4. bölümü bitirdiğimde, geri kalan 4 bölümü de günlere yayarak izledim. Uzun zamandır bir yabancı dizi beni bu denli yakalayamamıştı... Dizinin yüksek bütçeli olması, Türkiye de dahil birçok farklı ülkede geçmesi ve işin merkezinde tüm ünlü ve iyi suç yapımlarında olduğu gibi bir ayağı suç dünyasında olan bir ailenin olması, beni bu dizide ilk yakalayan şeyler oldu. Kendimizi başrolün yerine kolayca koyabiliyoruz...[RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/312/5/mcmafia-paranin-ve-silahlarin-konustugu-adi-gibi-mafyatik-tas-gibi-dizi-onerisi-780x439.png[/RESIM]Bir film veya dizide, kendimizi başrolün yerine koyabiliyorsak o yapım bence sınıfı geçmiştir, hep söylüyorum... İşte bu dizide de suç dünyasına çok yabancı, tam anlamıyla bir beyenfedi olan adamımızın bu kirli dünyaya girişinin tüm sürecini baştan sona görüp, izlediğimiz için kendimizi kolayca onun yerine koyabiliyoruz. Çünkü onun şaşırdığı yerlerde şaşırıp, onun öğrendiği şeyler ile biz de gelişiyoruz. Bu da izleyici ve başrol arasıdaki bağları kuvvetlendiriyor.  Fakaat; Uçmalı kaçmalı, hareketli bir şeyler arıyorsanız yanlış yerdesiniz...[RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/312/33/mcmafia-paranin-ve-silahlarin-konustugu-adi-gibi-mafyatik-tas-gibi-dizi-onerisi-780x439.png[/RESIM]Dizimiz tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi, sakin ve sindire sindire ilerliyor. "Kaan sen şimdi suç falan dedin..." diyerek sürekli bir hareket, bol vurdu kırdı ya da aksiyon bekleyenlerin dizisi değil bu, onu söyleyeyim... Tıpkı; benim de çok sevdiğim dizi Succession tadında ilerleyen bir yapım bu. Biraz entrika, biraz mermi, bolca para ve en üzerine de etkileyici bir zeka eklenen bir pasta gibi... Eğer bu tadı sevenlerdenseniz, tadından yiyemeyeceğiniz bir yapım sizi bekliyor demektir. - - - - - -  Özet: Öncelikle bu diziyi keşfetmemi sağlayan, aranızdan Hakan Aktaş'a teşekkürler ediyorum... Kirli paranın elden ele geçtiği, herkesin birbirinin arkasından dolaplar çevirdiği, Rus mafyasının kimseye acımadığı, İsraillilerin merkezinden 'para'yı bir türlü çıkarmadığı, İngilizlerin ise kendini birden hiç ait olmadığı bir dünyada bulduğu iyi bir suç dizisi izleyeceksiniz... Eğer siz de benim gibi bu tür sakin ilerleyen fakat ayakları yere sağlam basan etkileyici bir şeyler izlemeyi sevenlerdenseniz bu diziye mutlaka bir şans verin derim. Ayrıca benzer konuları işleyen Gangs of London dizisine de göz atın derim. - - - - - -  ● McMafia dizisi Netflix'te var mı? Hayır, dizi Netflix yapımı değil ve Netflix'te de yer almıyor. ● McMafia dizisi kaç bölüm? Dizi, her biri ortalama 1 saatlik 8 bölümden oluşuyor. Dizinin 2. sezonu da onay almış fakat Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle askıya alınmış... Ben, 2. sezonunun geleceğini düşünenlerdenim. ● Dizinin konusu gerçek mi? McMafia dizisi, gazeteci Misha Glenny'nin "McMafia: Küresel Suçlu Yeraltı Dünyasında Bir Yolculuk" ismindeki kitabına dayanıyor.  [RESIM]https://www.kaanintavsiyesi.com/pictures/kesfet/184/10/tek-tek-taniyalim-netflix-imzali-ask-101-dizisi-oyunculari-kimler-780x439.png[/RESIM] Modunu Seç ►
2.1b
1
3 ay

kaanintavsiyesi.com
Samimi Film Tavsiye Platformu
Hayat, kötü filmler izlemek
için çok kısa.