suat T.

Kelebek Etkisi tadında gizemli bir polisiye, zamanına göre senaryo ve kurgu gayet iyi, bilim kurgu olduğu için bazı mantık hatalarını görmezden gelmek gerek. Baştan sona merak uyandıran akıp giden bir film, puanını kesinlikle hak ediyor.

Bu herif dövüşlü ve askerli filmlere çok yakışıyor. Yer yer boğaz düğümleten yer yer tüyleri diken diken eden bolca sekans var. Pes etmeme ve küllerinden doğma teması dokunaklı şekilde izleyiciye geçiyor.

Dövüşlü film gibi görünse de çok daha fazlası (evet dövüş de var hem de tertemiz)

Türünün üst sıralarında ayrıca bence Mark Wahlberg'ün yakıştığı en iyi rol.

Baştan sona akıp gidecek, hayvan sevginizi depreştirecek, anın ve zamanın kıymetini hatırlatacak, şöyle olsa daha güzel olurdu diyeceğiniz (bence) hiç bir kusuru olmayan sımsıcak bir film. İzlemeyen çok şey kaybeder.

Dram filmi = bu film. Acıklı ah vah bir hikaye yerine; sorumluluk, hırs, bedel, sadakat, aidiyet gibi kavramları çok güzel işliyor. Beğenmeme gibi bir lüksünüz malesef yok.

Benim gözümde en iyi yerli yapımlar arasında, diyaloglar ve oyunculuklar ustaca, politik muhabbetler göz devirtse de boğazınızı düğümleyen karanlık psikolik atmosfer izlediğinize değiyor.

Taktikal atmosfer sevenler için yeni model rambo, serinin devam filmi hikaye olarak çok daha oturaklı ama ikisi de bence nefis.

Metaverse ve VR hype'ını 80'ler 90'lar kült oyun dünyasıyla harmanlayıp her yaştan izleyiciyi de hedefleyip piyasaya salmışlar, iyi de yapmışlar. Koca bir paket cipsle afiyetle seyredebilirsiniz.

Aksiyondan çok yoldaşlık ve vefa kavramları daha baskın ve iyi işlenmiş. Kötüler her zamanki gibi ortadoğu karikatürü kahramanlarımız haşin ve delikanlı. Kazanan veya kaybeden aramadan 3. şahıs gözünden politik değerlendirmeler yapmadan izlenirse gayet keyifli olacaktır.

Benzer kafada bir şey daha arıyorsanız Captain Fantastic'e de kesinlikle şans verin derim. İkisi de çok iyi.

Uzay temalı diye uzunca süre erteleyip bir boş vakitte izlemiştim ancak asıl olay yalnızlık ve hayatta kalma olayı. Uzayın boşluğu ve çaresizliği bu iki durumu da çok iyi besliyor. Tadı damağınızda kalırsa Robert Redford'lu All is Lost'u sıraya ekleyebilirsiniz.

Senaryo ve oyunculuklar dışında görüntü yönetmenliği harika. Her sahne kompozisyon olarak tablo gibi, atmosfer ve sanat yönetimi şahane. Sinemanın mutfak tarafına da az buçuk ilginiz veya merakınız varsa görsel olarak alacağınız çok ders var.

Alien serisinin devamı olmayıp apayrı bir film olarak sunulsa, gerilimin dozajı daha düşük ve temel olarak aldığı yaratılış ve simülasyon temellendirmelerine daha çok vakit ayrılsaymış etkisi uzun yıllar sürecek bir kült olabilirmiş. Ancak yine Alien markasından ekmek yenmeye çalışıldığı için harcandığını düşünüyorum. Yine de izlemeden düşünmeden geçmemek lazım.

Bolca güzel manzara ve 'ulan millet ne güzel hayatlar yaşıyor anasını satayım' diyeceğiniz, kapital dünya telaşesi yerine saf ve içtenliğie ne kadar da ihtiyacımızın olduğunu hatırlatan lezzetli bir film. Eşiniz, dostunuz, ailenizle de keyifle seyredebilirsiniz.

İzlemeden geçilmemesi gereken nadir filmlerden. Böyle düşük bir bütçeyle yapılmış diyalog harikası. İnanç, din, felsefe, biyoloji, antropoloji gibi dalları parmağında oynatan, analitik sorgulama sınırlarını zorlayan eşi benzeri pek bulunamayacak cinsten bir iş. Yorum abartılı gelebilir belki ancak izlerseniz anlayacaksınız. Yüksek beklentinize de kesinlikle değecek.